AB-Türkiye zirvesi gündemden düşmüyor
Avrupa Birliği Türkiye arası Suriye krizi ve mültecilere yönelik zirve Avrupa basının yoğun ilgisiyle sona erdi. Avrupa Birliği Türkiye ilişkilerini yeninden yoğunlaştıran Suriye krizi ve mülteciler politikaları, Avrupa Birliği için bir varoluş mücadelesine dönüştü.
Zirveyi Alman WDR televizyon kanalı için değerlendiren siyasetbilimci ve Duisburg Essen Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Ahmet Ünlan: „Avrupa Birliği tarihinin en büyük krizini yaşmaktadır. Suriye politikası geliştirmeyen ve Suriye’ye dönük mülteci krizine kadar herhangi bir yaptırımı olmayan Avrupa Birliği, mülteci krizi ile birlikte sınır birliği, mültecilerin paylaşımı gibi konularda kendi içinde ciddi görüş ayrılıkları yaşamaktadır. Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde merkezkaç eğilimler göze çarpmakta, Avrupa Birliği sorgulanmakta ve Avrupa Birliği’nin temel değerleri ve kimliği reddedilmektedir. Mülteciler sorunu noktasında Avrupa’da Türkiye ve Yunanistan’dan sonra en büyük yükü taşıyan Almanya ve şansölye Merkel için mülteciler sorunu bir siyasal ikbal sorunu haline geldi. Tepkisel sağ eğilim Alman seçmenleri arasında da devam etmesi durumunda – ki bu olasılık yüksektir – CDU ve Merkel ciddi bir şekilde siyasi hasar almış olacaklar. Bu yüzden Almanya ve Avrupa Birliği Türkiye’yi mültecileri Türkiye içinde tutma hususunda ikna etmeye çalışıyorlar.“ dedi.
AB DIŞLANAN TÜRKİYE’YE MUHTAÇ DURUMDA
Parasal kaynakların pazarlığı, vize serbestisi, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne uyum başlıklarının yeniden açılması ve mülteciler alımı hususunda öngörülebilir kotaların konması gündeme gelmesini pazarlıkların maddeleri olarak değerlendiren Dr. Ünalan: „Avrupa Birliği kendi temel değerleriyle çelişiyor, mülteci akınını durdurmaya yönelik daha evvel Avrupa Birliği ile pazarlığın temel kriteri olan Türkiye’nin demokrasi standartlarını konu etmiyor. Bir noktada Avrupa Birliği Türkiye politikalarının yanlışlığının sonucu ile karşı karşıya gelmiştir. Türkiye’de Avrupa Birliği’ne katılım isteği zirevdeyken Türkiye’yi kültürel gerekçelerle dışlayan ve Türkiye’yi ucu açık bir uyum süreciyle oyalayan Avrupa Birliği, su anda Türkiye’nin işbriliğine muhtaç konumunda.“ dedi.
AB KEŞKE TÜRKİYE’Yİ DAHA ÖNCE HATIRLASAYDI
Dr. Ünalan sözlerini şöyle sürdürdü: „Buna rağmen Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin tekrar sıklaşması, hem Türkiye hem de Avrupa açısından olumludur. Son süreçte Avrupa’nın güvenliği, demokrasisi ve yüksek yaşam standartlarının Türkiye ile ortaklık ve Akdeniz’e güney çevre ülkelerin öngörülebilir güvenlikleri, kalkınmaları, demokrasi ve hukuk standartlarının uygulanması ile mümkün olduğunu göstermiştir. Keşke Avrupa Birliği Türkiye’yi böylesi bir süreçte değil de, Türkiye’yi birliğe ortak yapma sürecinde hatırlasaydı. Türkiye’de bu şekilde demokratik standartlar daha yüksek, öngörülebilir ekonomik kalkınma daha verimli olurdu ve hukuk daha sağlam hatlarla korunurdu, Türkiye halkı Avrupa’ya şüpheyle yaklaşmazdı’ dedi.
Programı görüntülü izlemek için tıklayınız.