YANDAŞLIK
Öyle ağır bir kelime ki… Ne taraftarlığa benziyor, ne üyeliğe, ne abonmanlığa…
Tamamen kendi menfaatleri doğrultusunda; haklı ya da haksız oluşunu, doğru ya da yanlış oluşunu, fazla ya da eksik oluşunu düşünmeden birine, bir guruba, ya da bir düşünceye körü körüne destek olmak gibi bir anlamı var.
Eskiden bu reddede yandaşlık olmazdı. Vardı sınırlı kişilerdi ve toplumda saygınlıkları da olmazdı zaten. Şimdi… Sanki bir meslek haline geldi.
Niye yazdım bunları?
Son terör olaylarında gazetelerin yazı ve yorumlarına bakarak…
Şimdi lütfen dikkatinizi vererek yazıklarımı okuyunuz!
Son dokuz ayda 7 kanlı terör eylemi yapıldı.
- 5 Haziran 2015 de HDP mitinginde patlama 4 ölü… Yapan IŞİD.
- 20 Temmuz 2015 de Suruç’ta canlı bomba eylemi 33 ölü. Yapan IŞİD.
- 10 Ekim 2015 de Ankara Tren Garı katliamı. 102 ölü. Yapan IŞİD.
- 12 Ocak 2016 da Sultanahmet’te canlı bomba eylemi. 12 Alman ölü. Yapan IŞİD.
- 17 Şubat 2016 Ankara Merasim Sokakta Askerî servis araçlarına bombalı araçla saldırı. 29 şehit. Yapan PKK
- 13 Mart 2016 Kızılay’da durakta bekleyenlerin yanında bombalı araç patlaması. 35 ölü. Yapan PKK – TAK.
Bu olayların hemen sonrasında yabancı ülke elçilikleri (özellikle Almanya) vatandaşlarını uyarıyor ve aman Türkiye’de büyük şehirlerde sokağa çıkmayın diyor. Bunun üzerine işte yukarıda sözünü ettiğim yandaşlar vatandaşlarımızı uyaracaklarına hemen yalakalığa başlıyorlar. Zaten yandaşlığın ileri boyutu yalakalık değil midir? Bakınız yazılanlara:
Akşam: Alman usulü terör…
Sabah: Alman Lisesi’ne tuhaf güvenlik tatili…
Türkiye: Alman işgüzarlığı…
Takvim: Almanya durumdan vazife çıkardı… Ve bu gazeteleri okuyan vatandaşlar Almanya’yı kınadı. Ve 19 Mart 2016 saat on bir civarlarında canlı bomba eylemi. 4 ölü 39 yaralı ve yapan IŞİD militanları…
Almanya’nın istihbaratı Türkiye’de ne olup bittiğini ve neler olabileceğini haber alıyor, bizimkiler Almanları kınıyor. İşte buna yandaş yalakalık denmez de ne denir?