7. GÜN – ILICA HARLEK Esat Anık
Geçen hafta Ilıca Kaplıcamızdaki Otel Harlek’i kaleme almıştım. Herkes hem yazımdan, hem de otelin anlattığım şekliyle olan durumundan memnun. Fakat “Sadece oteli yenilemek Ilıca’ya yeter mi? Başka hiç eksiği yok mu?” diye düşününce insan gerçekten üzülüyor ve düşünüyor…
Allah rahmet eylesin. Ilıca Kaplıcası en güzel yıllarını önce Belediye Başkanı Abdurrahman Karaa, daha sonra da Oral Kiper zamanlarında yaşadı. Hemen “Süleyman Canan?” diyenler olacaktır. O zamanı anlatayım. ( Gözümle şahit olduğum için…) Otel lobisine bile sırtında havlusu altında tesettürlü(!) olduğu için ıslak siyah iç çamaşırı, ayağında terlikler suları aka aka dolaşan şube müdürleri fink atarken bir yandan da bu zamanda şu sözlerle Ilıca kötülenip karalanıyordu. “Ilıca imansızların yeridir. Herkes evden hamama kadar (afedersiniz) cenabet gidiyor, burasının ve burada yaşayanların günahları 40 yılda temizlenmez…” deniyordu. Amma, bunları söyleyenlerin de o günkü “belediye iktidarlığı” nimetinden faydalanmak için kuyruğa girdiğini de belirtmekte fayda var.
Gelelim Mustafa İça zamanına… Hani, meşhur “Sarı Kız” hikâyesindeki “Harlayarak mı geleyim, gürleyerek mi?” sorusunun muhatabı harlayan suyun olduğu Kütahyalıların tabiri ile “Boyalık” işte bu belediye başkanımız zamanında yalnızlığa terk edildi. Yüz yıllık hamam yıkıldı, yenilenmedi, mağaranın ağzına demir kapı takılıp kapatıldı. (Meğer mesele buranın suyunu o tarihte ihale ettikleri şirketin işlettiği Otel Harlek’e aktarmakmış. Yıllarca önce Ilıca’daki evlere bağlanan sıcak su saatlerinin falan kıymeti kalmadı tabii ki… Dev borularla sular otele pompalanırken de diğer hamamlara zırnık akıtılmadı.)
Bundan 20 yıl önce “Sağlık Ocağı” doktoru ve çalışanları ile ambulans bile varken şimdi yok. 30 yıldır burada güvenliği sağlayan “Jandarma Karakolu” kaldırıldı. Yine yirmi yıla yakın denetimlerde bulunan “Zabıta Noktası” da kaldırılıp Ilıca Kaplıcası on yıldır keşmekeşliğe terk edildi.
Ilıca şu günlerde bazı müteşebbislerin kendi gayretleri ile ayakta durmaya çalışan bir kaplıca durumunda.
Belediye el atmazsa en kısa zamanda kaplıcalık vasfını da, o yemyeşil, oksijeni bol tatil beldesi hüviyetini de kaybedecektir.
Son olarak;
Partiler, kurumlar, kuruluşlar, futbol takımları ve özel sektör, toplantılarını ya Kızılcahamam’da ya Afyon’daki otellerde yapar. Şimdi bizim de güzel bir otelimiz var. Amma, bu oksijen deposu kaplıcamızda büyük takımların kamp yapabilmesi için bir antrenman sahası yapılması elzem.
Haydi bakalım Sayın Saraçoğlu. Şu işe de bir el atıverin ki, biz de sizleri alkışlamaktan yorulalım…